YAZILAR

Makale ve Alıntılar

7. DEPREM

İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ…

 

Herşeyin en doğrusunu Avrupalı, Amerikalı bilir” gibi bir anlayışın hakim olduğu ülkelerin en temel sorunu, özgüven sorunudur. Özgüven sorunu esasında bir inkar sorundur. Kendinden olanı inkar, kendini inkar, özünü inkar…

Milletin güvenliği, refahı ve huzuru için önem taşıyan bir bilgi öne sürüldüğünde; o bilginin derhal değerlendirilmesi gerekir. Bu hususta sadece devlet değil, tüm bireyler, sağlayabilecekleri katkı oranında, sorumludurlar!

Bu bağlamda;

Cafer Gezgez Abdullah’ın deprem araştırmalarına ışık tutacak aşağıdaki yazısını, gereği yerine getirilir ümidiyle, duyarlı ve sorumluluk sahibi tüm okuyucuların dikkatine sunuyoruz. Editör-Kasım 2011

Yeraltındaki Mevcut Durum

Şu an hts, çekirdek ile bir üst çember arasında temizlenmektedir. 3. çemberde temizlenme sona ermiştir. 2. çember de inceliyor!.. Şu anki çarpışmalarla; hts, su halini alamadan çekirdeğin dışına atılmaktadır. İkinci hale geçen hts tabanda donar ve toprak çeşidini oluşturur.

Çekirdekateş içteki dönmesini sürdürmektedir. Dıştaki iki kalın ateşin çemberleri daralmaktadır. Onlar da dönüşlerini sürdürmektedirler. Kendi içlerindeki hts’yi temizleme işlemi devam ettiği için, dış kabuğun altında toprak oluşumu da devam eder ve içe doğru bir kalınlaşma meydana gelir. İç çemberlerdeki arınma, toprağın kalınlaşmasını sürdürür. Bu arada, toprağın alt kısmının hamur olmasından dolayı, iç çemberi meydana getiren ateşin içeri sızması devam eder, hts yukarı çıkar. Dolayısıyla; çekirdekateş göbeğe karıştığı için, dıştaki ateş çemberi gitgide incelir. Ayrıca; hts’nin ayrışmasından dolayı çarpışmalar üstlerde azaldığı için de, ateş çemberlerinin dönüşleri üstte gittikçe yavaşlar.

Depremler

Süzülen hts elementi tek yapıda kaldığı zaman (toprağın birinci hali), kendini dışa atmak zorundadır. İç kısımda hava şimdiki netliğini almamış olduğu için, dönüş üstte yalpalayarak devam eder. Bu dönüş esnasında, dışa kaçmak isteyen hts, iç kısmın belli yerlerinde birikir ve sıkışır. Ateş karışımı olan hts, sıkıştıkları son çemberde tek çarpışma yapar. İç kısımda, Dünya şekil bakımından kavis çizer; fakat o kavisin birçok yerinde girinti ve çıkıntı vardır. Toprak kalınlığının inceldiği yerdeki bir girintiye hts birikmiş ise, iç dönmenin arkadan getirdiği hts birikimi oradan geçerken, girintideki bu hts birikimine çok şiddetli çarpar ve üst katmanlarda çatlamaya sebep olur. Böylece; girintideki birikim çatlaktan yukarı çıkar. İlk sarsıntının şiddetli olmasının sebebi, çatlaktan ilk çıkanların kütle bakımından büyük olmasıdır. Sonraki çarpışmaların şiddeti gittikçe azalır. Yâni; biriken elementler azaldıkça sarsıntılar da hafifler ve son bulur. İşte; “deprem” dediğiniz olayın aslı budur. 1

Yalnız, ateşin bir yerden döndüğünü sanmayın… Ateşle karışık hts, Dünya’nın göbek kısmının iç şekline göre, bulunduğu hâl üzere çeşitli çemberlerde döner. Nerede geçmesini kolaylaştıracak yer bulursa, oradan dışarı fışkırır. Bu fışkırma, çok az bir çarpışmanın sonunda olur. “Yanardağ” dediğiniz yerlerden ve büyük su birikimi olan okyanusların zayıf yerlerinden de çıkar. Sizin şimdiki gördüğünüz çatlamalar çok küçüktür. Bunlar, ilk dönemlerdekilerin yanında insanın bir kaş oynatması gibidir. En büyük deprem, kıtaların ayrılmaları sırasında oldu.

Depremin diğer önemli bir nedeni ise, son çemberde meydana gelen çöküntülerdir. Bu çöküntüler, girintilerde biriken hts’nin, arkadan gelen hts tarafından dönüş yönüne doğru süpürülüp, yakın bir yanardağdan çıkmasıyla meydana gelir. Çünkü; girintide hts’nin sürekli birikmesi, belli bir süre sonra orada sıkışmaya neden olur. Girinti boşalınca da, o kısımda çökme meydana gelir. Örneğin; Türkiye’de 1999’da meydana gelen Ağustos depreminin sebebi, depremin olduğu bölgenin altındaki hts birikiminin batıya doğru kayıp, biriktiği yeri boşaltmasıyla oluşan çöküntüdür. Batıya kayan hts birikimi, Etna yanardağından dışarı çıkmıştır. Etna yanardağındaki faaliyetlerin artışı, Ağustos depreminin habercisi idi. Aktif yanardağlar, yakın bölgelerde oluşacak depremlerin habercisidirler. Bilim insanlarının, buna göre ölçüm ve gözlem yapması gerekir.

Depremin üçüncü bir nedeni ise, Dünya’nın içinde devam eden sıkışmadır. Bu, esasında depremin en önemli, temel nedenidir. İçteki bu sıkışmanın izleri, yeryüzü (örneğin dağlar) iyi incelenirse, dışardan da görülebilir. İç sıkışmadan dolayı, yer kabuğunda merkeze doğru sürekli kaymalar meydana gelir. Bilim adamlarının, “dikey sürtünme” dedikleri olayın gerçek nedeni budur. Aslında, Dünya içe sıkışmasını devam ettirerek, gürültülü ve sarsıntılı bir şekilde (yâni depremlerle) hâlâ küçülmektedir. 2

Cafer Gezgez Abdullah, Kasım 2011

www.sonadem.com

1Son Adem Varoluşun Sırrı, sayfa 80-81.

2 Son Adem Varoluşun Sırrı, sayfa 82.

Appearance
Layout
Element Style
Accent Color